Kapadokya Kilitleri



Kilitler, şekilleri, süslemeleri ve boyutları ile yaratıldıkları kültürü yansıtırlar. Örneğin, Rumlar ya da Ermeniler tarafından yapılan kilitlerde, anahtarlarda haç işareti bulunur. Osmanlı kilitlerini süslemelerindeki lalelerden ya da pirinç armadan tanırız. Ayrıca kilit veya anahtarın ev sahibinin sosyal statüsünü belirten bir işlevi de olduğu biliniyor. Kilidin büyüklüğü ve gösterişi, anahtarının süslemesi evin sahibinin zenginliğiyle doğru orantılıydı. Hatta çeşitli inanışlara bile konu olurdu kilitler. Anlatılanlara göre, eskiden kadınlar Anadolu’daki tekke kapılarında takılı kilitleri fal bakma amaçlı kullanırlarmış. Talihine baktırmak isteyenler, okuyup üfleyip kapıda asılı olan kilidin altına oturur, tekkenin hademesi tarafından o kilit çevrilir, açılırsa şanslı, açılmazsa talihsiz olunduğuna inanılırmış.

 

Kilitler, şekilleri, süslemeleri ve boyutları ile yaratıldıkları kültürü yansıtırlar. Örneğin, Rumlar ya da Ermeniler tarafından yapılan kilitlerde, anahtarlarda haç işareti bulunur. Osmanlı kilitlerini süslemelerindeki lalelerden ya da pirinç armadan tanırız. Ayrıca kilit veya anahtarın ev sahibinin sosyal statüsünü belirten bir işlevi de olduğu biliniyor. Kilidin büyüklüğü ve gösterişi, anahtarının süslemesi evin sahibinin zenginliğiyle doğru orantılıydı. Hatta çeşitli inanışlara bile konu olurdu kilitler. Anlatılanlara göre, eskiden kadınlar Anadolu’daki tekke kapılarında takılı kilitleri fal bakma amaçlı kullanırlarmış. Talihine baktırmak isteyenler, okuyup üfleyip kapıda asılı olan kilidin altına oturur, tekkenin hademesi tarafından o kilit çevrilir, açılırsa şanslı, açılmazsa talihsiz olunduğuna inanılırmış. Kapadokya’da Türk, Rum ve Ermeni ustaların kilit işinde uzmanlaştıkları biliniyor. Özellikle, dükkanlarda, evlerde kullanılan asma kilitlerle, üzüm, kayısı, elma gibi ürünlerin depolandığı ambarların kilitleri (kovan kilit) öyle ustalıkla yapılmıştı ki, bir kilidi açabilmek için birkaç şifre çözdükten sonra anahtarı kullanmak mümkündü. Her kilidin de şifre sistemi birbirinden farklıydı. Nevşehir’de eski kapı kilit ve anahtarlarına ‘firek’ denirdi. Kilit anahtarının uç kısmı sivri ise ‘erkek firek’, uç kısmı delik ise ‘dişi firek’ ismini alıyordu. Açıldığında ses veren kilitler de vardı. Buna en güzel örnek sandık kilitleriydi. Kurtlara karşı dayanıklı ve hoş kokulu servi ağacından yapılan sandıkların kilitlerini açmak için anahtar kilitteki yuvasında döndüğünde içindeki minik bir tokmak zile iki-üç defa vururdu. Eskiden insanlar halısı ve sandığıyla yola çıkar ve yol boyunca hanlara uğrarmış. Halılarını serip üstünde uyurlar, iki-üç zil sesi duyunca uyanarak sandıklarını kontrol ederlermiş. Uçhisar Kalesi’nin karşısında ‘Antikite Mehmet’ isimli bir antikacı dükkanı bulunan ve olağanüstü güzellikteki eski kilit koleksiyonuna sahip olan Mehmet Yuğuran da sandık kilitlerini şöyle anlatıyor: “En kıymetli eşyalar sandıklarda saklanırdı, gelinlerin çeyizi, evin beyinin tabancası, kılıcı, her şey orada olurdu. Evin reisi olan kaynana anahtarı kimseye vermezdi. Anahtarı bir iple şalvarına bağlayarak taşırdı. O anahtarı ev halkından ya da dışarıdan biri alıp sandığı açtığı zaman zil çalar, kaynana da gelirdi. Gelin açtıysa yandı tabii.”